GAZİANTEP/Hatay (AA) - "Asrın felaketi" olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinden etkilenen kentlerde görev yapan gazeteciler, afetzede olmanın yanı sıra bölgenin de sesi olma görevlerini sürdürdü.
Depremi yaşayan basın mensupları, hızla sahaya çıkıp gelişmeleri anbean aktardı. Özveriyle görev yapan basın mensupları, haberleriyle kamuoyunu bilgilendirdi.
Depremin ardından bölgeye ulaşan ulusal basın kuruluşlarının temsilcileri de bölgedeki gelişmeleri duyururken yaşanan artçılarla depreme tanık oldu.
Bazı depremzede gazeteciler, basın kuruluşlarının binalarının yıkılması nedeniyle konteynerlerde mesleklerini icra ediyor.
Depreme Diyarbakır'da yakalanan NTV muhabiri Nizamettin Kaplan, AA muhabirine, depremin ilk dakikalarından itibaren mesleğine odaklandığını belirterek, "Daha depremin ilk saniyelerinde bir yandan evdeki durumu kontrol ederken diğer yandan mesleğimiz gereği merkeze bilgi vermek lazım, bunun için hesaplar yapıyorsunuz. Paniği atlattıktan sonra merkeze bilgi verdim. Deprem 04.17'de oldu ben 04.19'da merkeze bilgi verdim. Böyle bir refleks var hepimizde." dedi.
Canlı yayınlar yaparak bölgedeki gelişmeleri aktardıklarını ifade eden Kaplan, "Depremin ardından birçok insan can havliyle kendini sokağa atmıştı. Çok soğuk bir gündü, Diyarbakır'a da o gün yoğun kar yağmıştı. Sabah yayınları yaptıktan sonra kısa süre içerisinde valizimi toplayıp olay yerlerine koyuldum. Tabii bunu yaparken ailenizi, çocuğunuzu geride bırakıyorsunuz. Onları çıkarıp bir yere götüreyim düşüncesinden ziyade bir an önce olay yerine gideyim, yetişmeliyim fikri hakim oluyor." diye konuştu.
- "Meslek hayatımda bunun gibisini yaşamadım"
A Haber Gaziantep kameramanı Mehmet Ali Bağ ise depreme uykuda yakalandığını ve sokağa çıkar çıkmaz ekip arkadaşı muhabiri aradığını belirterek, haber için yola çıktığında aşırı trafik olduğunu söyledi.
Muhabir arkadaşı ile Gaziantep'ten yola çıkıp Kahramanmaraş'a ulaşmaya çalıştıklarını kaydeden Bağ, hem çalıştıklarını hem de arama kurtarma çalışmalarına yardım ettiklerini belirtti.
Ağlayarak canlı yayın yaptığını anlatan Bağ, "Birçok meslektaşımız yayınlarda ikinci depreme yakalandı. Etrafta ayakta kalan binalar bir anda yıkılmaya başladı. Meslek hayatımda zorluklar gördüm, sıkıntılar yaşadım ama bunun gibisini yaşamadım. Allah kimseye göstermesin. Devletimiz, milletimiz çok büyük. Eğer bir senede bu seviyeye gelebildiyse, toparlanabildiyse, şu anda birçok bina yapılabildiyse, hazır hale gelebildiyse bu birlikteliğin gücü." ifadelerini kullandı.
Gaziantep'te yayın yapan Oluşum gazetesinin muhabiri Mikail Tanrısever de 6 Şubat gününü bir daha hatırlamak istemediğini söyledi.
Depremden sonra işine odaklandığını belirten Tanrısever, şöyle konuştu:
"O anı hiç unutamıyorum. Biz başka türlü felaketler gördük ama bu bambaşka bir felaketti. Kaza, cinayet, sel gibi olaylar yaşadık ama bu çok farklıydı. O gün ne yapacağımızı bilemedik. Sadece 10 dakika ailemize zaman ayırabildik. Sonra gazetecilik hevesiyle işimize odaklandık. O on insan hiçbir şey hatırlamıyor. Rabb'im kimseye böyle bir acı yaşatmasın."
Tanrısever, yaklaşık 14 yıldır bölgede gazetecilik yaptığını ifade ederek, "Gazeteci olarak sahada olmamız gerekiyordu. Elimizden geldiği kadar haberlerimizi insanlara ulaştırmaya çalışıyorduk. Çalıştığımız bölge çok zor bölge. Hani derler ya 'coğrafya kaderdir' diye, gerçekten öyle. Bu bölgede biz habercilik yapmayı sürdürdük. Acılarımızı unutmaya çalışarak mesleğimizi yapmaya çalıştık." dedi.
- "İş yerimiz de evimiz de konteyner"
Malatya Söz Gazetesi ve Habertürk Malatya muhabiri Ferdi Durdu ise depremin daha ilk dakikalarında kentin farklı noktalarına ulaşıp depremin büyüklüğünü anlatan görseller çekmeye çalıştığını ifade etti.
Bu sırada depremin sadece Malatya'da olduğunu düşündüğünü ancak depremden 3 saat sonra 11 ili etkileyen bir deprem yaşadıklarının farkına varabildiğini anlatan Durdu, "Ailemin oturduğu yer Sıtmapınarı bölgesi. Yani depremde büyük yıkıma uğrayan bölgelerden biri. Ben kardeşimi çok zor aradım. O ana kadar hiç iletişim kuramadım. Binanın yıkıldığını düşündüm bir gazeteci olarak ama ilk önce görev bunun önüne geçti. Görevimi yaptıktan 3 saat sonra ailemi aradım ve sağlıklı olduğunu öğrendim." diye konuştu.
Şu anda kendilerine verilen konteynerde 5 meslektaşıyla görevini sürdürdüğünü belirten Durdu, şunları kaydetti:
"Daha önceden 3+1 mi, 4+1 mi evimiz olsun diye düşünürken 21 metrekare bizim yaşam alanımız var. Konteynerde çalışıyoruz tekrar ev olarak konteynere gidiyoruz. İş yerimiz de evimiz de konteyner. Artık halımızın en küçüğü konteynerde serili, koltuğumuzun en küçüğü konteynerde. Daha küçük eşyalara döndük. Çok fazla eşya sığdırmamaya, çok fazla elbise almamaya başladık."
- Kahramanmaraş
Aksu TV Haber Müdürü Kurtuluş Şükür, deprem anını sosyal medya hesaplarından duyurduklarını, gün ağarmaya başlayınca da felaketin büyüklüğünün ortaya çıktığını söyledi.
Şükür, şöyle konuştu:
"Bizlerin de yakınları, sevdikleri, dostları enkaz altındaydı. Bir yandan onlara yardım etme çabası vardı diğer yandan şehrin bize çok fazla ihtiyacı vardı. Bu refleksi hızlı bir şekilde almamız gerekiyordu. Stüdyomuz zarar gördüğü için merkezdeki binada internet ve elektrik olmadığı için ilk etapta televizyondan yayın yapamadık. Sadece sosyal medya kanallarımızdan yoğun bir şekilde yaşanan depremin büyüklüğünü ve yardım çağrılarını gerçekleştirdik. Bizim acilen geri yayına dönmemiz gerekiyordu çünkü halkın bize her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardı. Bu nedenle bir yandan sevdiklerimize ulaşma çabası diğer yandan vatandaşlarımızı ve ülkeyi şehrin tek ekranı olarak bilgilendirme çabamız vardı. Yoğun mücadele verdik lakin acı bir tabloydu, bu tabloyu Rabb'im bir daha kimseye yaşatmasın temennisinde bulunuyorum."
- Hatay basını
Depremlerden etkilenen Hatay'da görev yapan Hatay Büyükşehir Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Hatay Basın Cemiyeti Başkanı Hikmet Otuzbir de depremlerden sonra kentte görev yapmaya devam ederek kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştığını söyledi.
Depremde kendisinin de dahil kentte görev yapan çoğu gazetecinin iş yerinin yıkıldığını, gazetecilere sağlanan prefabrik iş yerlerinde yayın hayatlarını sürdürdüklerini belirten Otuzbir, şöyle devam etti:
"Şartlar zor olsa da işimizi devam ettirerek kamuoyunu bilgilendireceğiz. Şartlar çok zor ama bu şartlarda da olsa biz görevimizi yapacağız. İmkanlarımız kısıtlı gazeteci arkadaşlarımızın iş yerleri yıkıldı, demirbaşlarımız hiç kalmadı. Biz elimizdeki cep telefonuyla da dahi olsa haberlerimizi sürdürdük, yayın akışımıza devam ettik. Yeniden malzemelerimizi almaya devam ediyoruz."
Adıyaman konteyner basın sitesinden radyo yayını yapan Zeynal Selahattin Alptekin ise depremlerde radyo binasının ağır hasar gördüğünü söyledi.
Önce çadır daha sonra konteynerde yayın hayatına devam ettiğini dile getiren Alptekin, şöyle konuştu:
"Depremlerde radyo binamız ağır hasar aldı. Önce 3 ay gibi bir süre çadırda yayın yapmak zorunda kaldık. Daha sonra bize konteyner basın kent sitesinde yer verildi şu an burada yayın hayatımız devam ediyor. Adıyaman yeni yeni toparlamaya başladı. Yeni çarşılar kuruldu, kalıcı konutlar ilerliyor."
- "Ne anlatsam kelimelerin yetmeyeceğini düşünüyorum"
Haber Global kameramanı Aydın Korkmaz da 6 Şubat günü depremlerden en çok etkilenen Hatay'a görev yapmak için Ankara'dan yola çıktıklarını belirtti.
Çok zor şartlar altında kente girmeye çalıştıklarını anlatan Korkmaz, şöyle konuştu:
"Hatay'a girdiğimde inanılmaz şaşırdım. Hayatımda ilk defa böyle bir şeyi gördüm diyebilirim. Hatay'ın bildiğim sokakları, evleri, caddelerinin hiçbiri yoktu. İnanılmaz şaşırdım, şok içerisindeydim. Kelimelerin kifayetsiz kaldığını düşünüyorum. Bir taraftan çok üzücü gerçekten bir taraftan da gazetecilik görevimi ifa etmeye bir taraftan da yardımcı olmaya çalışıyordum. Ne kadar yaralarına merhem olduk bilemiyorum ama bir şekilde elimi kolumu uzatmaya çalıştım. Enkazda biri sesleniyor, çekiyorsunuz, sesini duyuyorsunuz ama elinizi uzatamıyorsunuz. Bir taraftan AFAD'a ulaşmaya çalıştım, kurtarma ekiplerini ve itfaiye ekiplerini getirmeye çalıştım. Faciaydı gerçekten. Ne anlatsam açıkçası kelimelerin yetmeyeceğini düşünüyorum."
Haber Global Ankara Haber Müdürü Hasan Uylaş ise Hataylı olduğunu ve deprem günü Ankara'da bulunduğunu söyledi.
Uylaş, Antakya'da yaşayan ailesinin durumunu da çok merak ettiğini ancak o gün onlara ulaşamadığını anlattı.
Ankara'dan ekip arkadaşlarıyla 6 Şubat günü çok zor şartlarda Hatay'a ulaştıklarını belirten Uylaş, "Gazeteci olarak kente geliyordum ama diğer taraftan da babam, kız kardeşimin çocukları da enkaz altındaydı. Onlardan haber almaya çalışırken diğer taraftan da haber merkeziyle koordinasyonu sağlamaya çalışıyordum. Benim kent merkezine girmem 18.30'u bulmuştu." dedi.
Depremde 3 yeğeni ile babasını kaybeden Uylaş, şunları söyledi:
"Onuncu günde babamın cenazesini aldık. Ondan sonra zaten işimizi yapmaya başladık. Antakya'nın her sokağını bilen insanım. Dünyanın birçok noktasında yayın yaptım aslında Ukrayna'da, Karabağ'da, Mısır'da, Libya'da birçok yıkıma tanıklık ettim ama hayatımın en zor yayınını kendi sokağımda yaptım. Benim için zor bir yayındı. Benim için zor bir süreçti."