Genel

BM yetkililerine göre iklim krizinin önüne sadece "birlikte hareket ederek" geçilebilir

- UNEP İklim Bölümü Şehirler Birimi Başkanı Gulnara Roll: - "Her ülke Ulusal Katkı Beyanları gibi bazı tedbirleri geliştirmek ve uygulamak için elinden geldiğince çalışıyor. Dolayısıyla işbirliği kurmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve bu süreçte çok yapıcı olmak önemli" - UNDP Avrupa ve Orta Asya İklim Değişikliği Uzmanı Nuri Özbağdatlı: - "G20 ülkeleri gibi ülkeler iklim değişikliği konusunda cesur adımlar atarken, diğer taraftan da gelişmekte olan ülkelerle çok taraflı bir şekilde çalışmamız gerekiyor ki bu ülkeler yenilenebilir enerji, ekosistem tabanlı uyum ve diğer iklim çözümlerinden daha fazla faydalanabilsinler"

İSTANBUL (AA) - FARUK HANEDAR - Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) yetkilileri, çevre ve iklim krizinin önüne sadece birlikte hareket ederek geçilebileceğini ve bu açıdan Ulusal Katkı Beyanlarının (NDC'ler) çok önemli olduğunu söyledi.

UNEP İklim Bölümü Şehirler Birimi Başkanı Gulnara Roll ve UNDP Avrupa ve Orta Asya İklim Değişikliği Uzmanı Nuri Özbağdatlı, "NDC 3.0 - Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Forumu" sırasında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Çevre ve iklim krizinin çözümüne ilişkin birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan yetkililer, her ülkenin kendi koşullarına göre ve gönüllü olarak belirlediği ulusal emisyonları azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama çabalarını somutlaştıran NDC'lerin uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşılmasındaki önemine işaret etti.

- "Finans kuruluşları arasında işbirliği olmadan iklim hedeflerine ulaşamayız"

UNEP İklim Bölümü Şehirler Birimi Başkanı Gulnara Roll, iklim hedeflerine ve Paris Anlaşması'nın getirdiği "sanayileşme dönemi öncesine göre sıcaklık artışını 1,5 derece ile kısıtlama" hedefine ulaşılamadığı için NDC'lere karar verildiğini ve iklim hedefleri doğrultusunda 2020, 2025 ve 2030 olmak üzere beş yılda bir raporlar sunulan ülke odaklı bu sürecin çok önemli olduğunu dile getirdi.

İkinci 5 yıl için sunulacak raporların önceki dönemin tecrübelerinden faydalanılarak ortaya çıkan yenilikler üzerine inşa edildiğini kaydeden Roll, Azerbaycan'da düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP29) ve Brezilya'da düzenlenecek COP30'un NDC'lerin sonuçlarının görülmesi bakımından önem arz ettiğini söyledi.

Roll, İstanbul'da BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Sekreteryası işbirliğiyle düzenlenen "NDC 3.0 - Avrupa ve Orta Asya Bölgesel Forumu"nun da deneyimlerin paylaşılması bakımından mühim olduğunu aktardı.

NDC'lerin ilerlemeyle birlikte uygulamadaki boşlukları da gösterdiğini belirten Roll, BM kuruluşlarının işbirliği içinde ülkeleri politika tavsiyeleri, kapasite geliştirme ve teknik işbirliği projeleri ile desteklediğini, ayrıca veri toplayıp ve bu verileri analiz ettiğini kaydetti.

Roll, UNEP olarak doğa temelli çözümlerin ve uyum tedbirlerinin iklim değişikliğiyle mücadeleye nasıl yardımcı olduğunu ölçmeye yardımcı olan bir rapor üzerinde çalıştıklarını belirtti.

"NDC'lerin uygulanması elbette ülkelerin, ulusal iklim hedeflerine yönelik taahhütlerini yerine getirmekte olan üye devletlerin sorumluluğundadır." diyen Roll finansman konusunda şunları söyledi:

"Ulusal bankalarla ve çok taraflı kalkınma bankaları ile çok güçlü bir işbirliği söz konusu. Farklı finans kuruluşları arasında işbirliği olmadan iklim hedeflerine ulaşamayız. Ayrıca, iklim azaltımı ve uyum politikaları arasındaki etkileşime bakmak da yine çok önemli."

Roll, her ülkenin kendine özgü programı olduğunu, iklim tedbirlerinin ülkelerin mevcut politikaları, sosyo-ekonomik ve çevresel durumu bağlamında somut şekilde alınması gerektiğini belirterek, "Her ülke NDC'ler gibi bazı tedbirleri geliştirmek ve uygulamak için elinden geldiğince çalışıyor. Dolayısıyla işbirliği kurmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve bu süreçte çok yapıcı olmak önemli." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye örnek teşkil eden adımlar atan bir ülke"

UNDP Avrupa ve Orta Asya İklim Değişikliği Uzmanı Nuri Özbağdatlı da "insanlığın iklim değişikliğinin varoluşsal krizine karşı kullanması gereken en önemli plan" şeklinde nitelediği NDC'lerin sosyal, ekonomik ve çevre sisteminde dönüşümler yapmak için kısa vadeli uygulama ve uzun vadeli bir planlama ile insanlığı sürdürülebilir kalkınma yoluna sokmak için mevcut en iyi plan olduğunu söyledi.

NDC'lerin Paris Anlaşması şemsiyesinde tüm ülkelerin bir uzlaşısı olduğuna dikkati çeken Özbağdatlı, şunları dile getirdi:

"Tüm ülkeler bir araya gelip küresel bir çözüm üretebilir. Tek bir ülke bunu çözemez. İklim değişikliği tüm sistemleri etkiliyor. Yiyecekleri nasıl yetiştireceğimizi, suyu nasıl kullanacağımızı, ekonomiyi nasıl yöneteceğimizi etkiliyor. Dolayısıyla bu, insan kapasitesinin tek başına çözemeyeceği bir sorundur. NDC'ler, ülkelerin bir araya gelerek birlikte tartışmaları, ekonomilerimiz, çevremiz ve insanlarımız için işe yarayan bir çözüm bulmaları için bir fırsat sunuyor."

Özbağdatlı, NDC'lerin önemine karşı planlama ile uygulama arasında boşluk bulunduğuna, bunun en önemli sebebinin finansman olduğuna ve daha fazla katılım olursa aranın kapatılabileceğine işaret ederek, "Uygulama için finansman gerekiyor, kapasite geliştirme gerekiyor, çok taraflılık gerekiyor, kolektif bir eylem gerekiyor." dedi.

UNDP'nin farklı bölgesel merkezleri olduğunu ve Avrupa-Orta Asya merkezinin İstanbul'da bulunduğunu kaydeden Özbağdatlı, bu bölgenin canlı bir ekonomiye, çok büyük bir genç nüfusa, büyük bir biyoçeşitlilik ve kültürel zenginliğe sahip olduğunu ve bunların uzun ve kısa vadede bir dönüşüm için kritik bileşenler olduğunu dile getirdi.

Özbağdatlı, "Öte yandan, iklim değişikliğinin etkileri açısından bu bölge son derece kırılgan. Kuraklıklar, orman yangınları, seller görüyoruz." diye konuştu.

"Türkiye büyük fırsatlara sahip ve bölgeye kıyasla örnek teşkil eden adımlar atan bir ülke." diyen Özbağdatlı, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kapasitesi ve adaptasyon kapasitesi ile büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye'de sadece bu yıl iklimle ilgili 1500'den fazla felaket yaşandığını hatırlattı.

2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarının yüzde 60 azaltılması gerektiğini ve G20 ülkelerinin sera gazı emisyonunun yüzde 80'inden sorumlu olduğunu dile getiren Özbağdatlı, "Bir taraftan G20 ülkeleri gibi ülkeler iklim değişikliği konusunda cesur adımlar atarken, diğer taraftan da gelişmekte olan ülkelerle çok taraflı bir şekilde çalışmamız gerekiyor ki bu ülkeler yenilenebilir enerji, ekosistem tabanlı uyum ve diğer iklim çözümlerinden daha fazla faydalanabilsinler." diye konuştu.