Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Irak'ta yapılan anlaşmalar dahil olmak üzere birçok konuya değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasında kamuda tasarruf konusundan da bahsetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tasarruftan kamuda gereksiz harcamaların ortadan kaldırılması, kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılması anlaşılmalıdır." diyerek şu ifadelere yer verdi;
"Milletimizin refahını artırmak için tasarruf tedbirleri almak durumundayız"
Yani bundan farklı bir şey anlaşılmamalı. Bütçelerin buna göre revize edilmesi için bizler de şu anda bir çalışma yapıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız tasarruf adımlarını takip edecek, resmi taşıt kullanımlarından haberleşme giderlerine, temsil, tören, ağırlama hizmetlerinden demirbaş alımlarına kadar tüm harcamalar gözden geçirilecektir. Gerçek ihtiyaçlar tespit edilip, ihtiyaç dışı harcamaların önü kesilecek.
Milletimizin refahını artırmak için tasarruf tedbirleri almak durumundayız. Bunun için de gereği neyse kesinlikle bunu hükümet olarak yapmakta kararlıyız. Önceliğimiz ve birinci hedefimiz, tasarrufu kamu harcamalarında uygulamak, enflasyonu düşürmek ve ekonomiyi rahatlatmaktır. Bunu daha önce biz başardık. Yine başaracağız.
"Kalkınma Yolu Projesi de gündemimizin en üst sırasındaydı"
Başbakan Sayın Sudani riyasetindeki hükümetin Irak'ta istikrarın ve refahın idamesi için attığı adımlara verdiğimiz desteği bu vesileyle tekrar vurguladık. Özellikle terörle mücadele, ticaret, ulaştırma, enerji ve iklim değişikliğinin etkileri gibi başlıklarda atabileceğimiz adımları değerlendirdik. Biliyorsunuz Irak kısa süre önce terör örgütü PKK'yı yasaklı örgüt ilan etti. Ülkemizin bundan duyduğu memnuniyeti dile getirdik. PKK'nın resmen terör örgütü ilan edilerek Irak'taki mevcudiyetinin sonlandırılması yönündeki beklentimizi bir kez daha vurguladık. Önümüzdeki dönemde inşallah bunun somut çıktılarını daha net göreceğiz.
Kalkınma Yolu Projesi de gündemimizin en üst sırasındaydı. İmzaladığımız dörtlü mutabakat muhtırasıyla bu konuda kritik bir eşiği daha aşmış bulunuyoruz. İnşallah bundan sonra daha da mesafe alacağız. Ayrıca akdedilen 27 anlaşma ve mutabakat zaptlarıyla ilişkilerimizin ahdi zeminini güçlendirdik. Stratejik çerçeveye ilişkin mutabakat muhtırası özellikle münasebetlerimizin gidişatına yön verecektir. Böylece ilişkilerimize kurumsal, yapıcı ve sonuç üreten bir hüviyet kazandırmaya yönelik de tarihi bir adım attık. Bu anlaşmaların etkin şekilde uygulanması noktasında hemfikiriz. Iraklı kardeşlerimiz de gerekli iradeye sahiptir. Bağdat'ta ayrıca Türkmen liderleri de kabul ettim. Türkmen kardeşlerimize ülke ve millet olarak her zaman yanlarında olduğumuzu ve olacağımızı ifade ettik.
"PKK tehdidine karşı atabileceğimiz adımları ele aldık"
Ziyaretimiz vesilesiyle Erbil’in dört bir tarafının ay yıldızlı al bayrağımızla donatılması, bizi gerçekten duygulandırdı. Türkiye ile Irak Kürt Bölgesi arasındaki samimi dostluğu böylece bir kez daha yakından görme fırsatı bulduk. Irak Kürt bölgesel yönetimiyle tesis ettiğimiz iş birliğimizi ilerletme yönündeki irademiz bakidir.
Ziyaretimizde kendilerine bunu açıkça ifade ettim. PKK tehdidine karşı atabileceğimiz adımları ele aldık. Terörle mücadelede elde edeceğimiz kalıcı başarıların bölgemizin güvenliği için kritik önemde olduğunu teyit ettik. Enerji, ulaştırma, ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere, ekonomik ilişkilerimizi kapsamlı bir şekilde değerlendirdik. Görüşmelerimizde Gazze başta olmak üzere Filistin'de yaşanan insanlık dramını da konuştuk.
İsrail mezaliminin bölgemiz ve Irak üzerindeki menfi yansımalarına karşı Irak'ın güvenliğine ve istikrarına verdiğimiz önemi dile getirdik. Irak'la hem ikili hem bölgesel düzeyde artan iş birliğimizin tüm bölgenin huzuruna ve istikrarına katkı sağlayacağına inanıyorum. Görüşmelerimizin ve aldığımız kararların ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Samimi misafirperverlikleri için tüm Iraklı kardeşlerimize teşekkür ediyorum.
Fırat ve Dicle'den aktarılan su
Burada kaynakların su konusunda akılcı kullanılması gereği söz konusu. Irak’ın su konusunda bizden talepleri bulunuyor. Bu noktada yapılması gereken; dünyanın değişen iklim şartlarına uygun yeni planlar, programlar ortaya koymak ve suyun sürdürülebilir kullanımını temin etmektir. Akıldan çıkartmamak gerekir ki bizim de en az onlar kadar su konusunda sıkıntımız bulunuyor.
Türkiye de su zengini değil ve su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde. Yani, kısa süre içerisinde planlamalarımızı hayata geçiremezsek biz de su temini konusunda sorun yaşayabiliriz. Dolayısıyla temkinli adım atmamız gerekiyor. Bu doğrultuda yapılacak değerlendirmelerle bir ortak noktada buluşmak mümkün olabilir. Teknik meseleler ayrıntılı incelenmeden, geleceğe yönelik senaryolar oluşturmadan ‘yaptık oldu’ mantığıyla bunlar halledebilecek konular değildir.
Türkiye bu konularda duygusal değil, akılcı, uzlaşmacı ve çözüm odaklı bir yaklaşım tarzını benimsemektedir ve buna devam edeceğiz. Yapacağımız iyi niyetle ve yapıcı bir yaklaşımla diyaloğu sürdürmek, ortak projeleri hayata geçirmek ve ortak sorunumuza müşterek çözümler üretmektir. Çünkü su, çatışma aracı değil müşterek çıkarlarımıza hizmet edecek bir iş birliği alanı.
Gazze meselesi
Gazze meselesine 7 Ekim öncesinin perspektifiyle bakarsak hata ederiz. Çok daha hassas olmamız gerekiyor. İsrail'in eşi benzeri görülmemiş katliamlara imza atması ve Gazze'yi yok etmek üzere harekete geçmesi, bu konudaki yaklaşım biçimlerini değiştirmesi lazım. Gazze’nin İsrail tarafından ele geçirilmesi, başka işgallerin de kapısını aralar. Gazze’nin, İsrailli hırsız teröristlerin yerleşimine açılması İsrail’i daha saldırgan, daha pervasız yapar. Buna da bizim müsaade etmemiz söz konusu olamaz. Dolayısıyla atmamız gereken adımlar var. İsrail’in bu şımarık, cani tavırları karşısında bizler de Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’ni devreye sokma, onlarla müşterek bazı adımları atma gayreti içinde olacağız.
İslam dünyası bu soykırımlara varan katliamlar zincirinin oluşturduğu titremeyle kendine gelmezse, reflekslerini tamamen kaybetme tehlikesiyle yüzleşir. Onun için de bizim burada sessiz kalmamız mümkün değildir. Bütün sinir uçları nerede ise onları harekete geçirmemiz şarttır. Gazze konusu şu anda İslam dünyasının en önemli meselesidir. İslam dünyasının odaklanması, çözüm için akıl yürütmesi, gerçekçi ve etkili politikalar üretmesi gereken yer Gazze’dir. Hem Hamaslı yetkilerle hem birçok ülkenin liderleri ile bu konuları görüşmeye devam edeceğiz. Birinci gündem başlığımız bu konudur ve çözüm için elimizden gelenin fazlasını yapmayı sürdüreceğiz. Herkes bu konuyu görmezden gelebilir, unutabilir ama bizim öyle bir yaklaşımımız olamaz.
"Bizim öykümüz Filistin davasından ayrı görülemez
Sayın Haniye ile gerçekten çok samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Haniye’yi İsrail’e karşı mücadelede kararlılık içerisinde gördüm. Bu samimi görüşmede gönülden gönüle uzanan bu bağın, Filistin’deki karşılığını hissettik. Filistinli kardeşlerimizle biz et-tırnak gibiyiz. Onların canı yanıyor ve kimse zannetmesin ki biz rahat uyuyoruz. Bizi Gazze'deki, Nablus’taki, Kudüs'teki, Beytüllahim'deki, Ramallah'daki ve diğer tüm Filistin şehirlerindeki kardeşlerimizle ayrı bir yere koymaya kalkanlar büyük bir hezeyan içindedir. Onlar bizi bilir, biz onları biliriz. Bunu bundan önce de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve bunun dışında yaptığımız bütün açıklamalarımızda çok açık, net zaten ortaya koyduk. Bundan sonra da yine aynı şekilde biz bu tavrımızı sergilemeye devam edeceğiz.
Biz hiçbir zaman Hamaslılar dahil Filistinli kardeşlerimizi kendi başlarına bırakmayız. Bunun için şu ana kadar Gazze’ye 45 bin ton civarında yardım gönderdik. Bu yardımlar hala devam ediyor ve edecek. Bunun yanında Ankara ve İstanbul'daki hastanelerimizde şu anda yaralıları tedavi ediyoruz. Sahra hastanesi noktasında attığımız adımlarla biz bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bizim öykümüz Filistin Davası’ndan ayrı yazılamaz. Ne mutlu ki, Filistin Davası’nın büyük öyküsünde de bizim bir yerimiz vardır. Bunu Filistinli kardeşlerimiz tarafından bize yönelik söylenen naif sözlerden, oradaki çileli anaların ve yavruların dualarından anlıyoruz. Onların sevgisine, onların yüce gönüllülüğüne layık olabilirsek ne mutlu bize. Şairin deyimiyle insanlık için vakit daralıyor. Daralan vakitlerde Filistin için daha çok koşturmalı, yaslı yürekleri ferahlatacak, bebeklerin acı dolu çığlıklarını dindirecek bir gelecek için çalışmalıyız.
Hamas yönetiminin Katar'dan ayrılmasına yönelik iddialar
Önemli olan Hamas liderlerinin nerede olduğu değil, Gazze'deki durumdur. Bu söylediğiniz konuyla ilgili olarak Katar'daki konumlarının ne olacağı hususunda doğrusu bana böyle bir bilgi gelmedi. Fakat Katar Emiri Sayın Şeyh Temim’in, bu kardeşlerimizle ilgili, onların Katar'daki pozisyonunu yok farz edecek bir adımı atacağına dair bir şey duymadım. Böyle bir adım atacağını da düşünmüyorum. Onlara karşı olan samimiyeti, onlara karşı olan tavrı, her zaman ailenin bir ferdi gibidir. Bundan sonraki süreçte de yine onlara karşı bu tavrın değişeceğine asla ihtimal vermiyorum.
TRT Arabi ekibine saldırı
İsrail'in gerçeklerden rahatsızlığının somut kanıtı, özellikle yazılı, görsel medya mensuplarına yönelik bu saldırılarıdır. İsrail katliamlarının izlerini silmek, soykırım delillerini karartmak için bu saldırıları gerçekleştiriyor. Demokrasinden, insan haklarından, hürriyetlerden dem vuranlar bu tabloyu iyi analiz etmelidir. Yüzlerce basın mensubunun bu şekilde öldürülmesi dünyanın bu saldırılara karşı, bu zulme karşı sessiz kalması anlaşılır değildir.
TRT mensubu kardeşimizin ağır yaralanmış olması da gerçekten bizler için ayrı bir üzüntüyü beraberinde getiriyor. Rabbim sağlık, sıhhat, afiyet lütfetsin inşallah. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar Uluslararası Adalet Divanı önüne biz İsrail’in işlediği suçlara dair bütün belgeleri koyduk, koymaya devam edeceğiz. Biz gerçeği ortaya koymaya, İsrail'in cinayetlerini dillendirmeye devam edeceğiz. Şunu bilelim ki, zamanın Hitler'i Netanyahu ve suç ortakları hesap vermekten kaçamayacak. O ne kadar kaçarsa kaçsın, biz de o denli onu takip edeceğiz. Bir gün mutlaka adalet, masumların ve mazlumların hesabını onlardan soracak. Adalet sormazsa tarih soracak.
"Umarım Ermenistan doğru yolu tercih eder"
Artık bölgede yeni bir düzen kuruluyor. Dayanaksız ezberlerin bir kenara bırakılma vakti geldi ve geçiyor. Zamanın gerçekleriyle hareket etmek, gerçeklikle bağı olmayan uydurma tarihi öykülerle hareket etmekten her zaman daha iyidir. Şu anda bunu Paşinyan da anlamış durumda.
Tarihsel süreçte neyin ne olup bittiğini öncelikle tarihçiler ele alır. Bu konuda en başından beri çok açık davrandık ve arşivlerimizi açabileceğimizi söyledik ve açtık. Şimdi gerçekçi bir zeminde yeni bir yol haritaları oluşturma zamanıdır. Umarım Ermenistan, diasporanın kendilerini esir ettiği karanlıktan kurtulup, aydınlık yarınlar için yeni başlangıçlar yapma yolunu seçer.
Fırsat kapıları sonsuza kadar açık kalmaz. Onu açık kaldığı süre içerisinde iyi değerlendirmek lazım. Sadece diaspora değil, birçok kışkırtıcı bu süreçte Ermenistan'ı, sizlerin de takip ettiğiniz gibi, etkileme gayreti içerisinde. Bunların farkındayız. Zaman zaman da bizler de uyarılarımızı yaptık. Umarım Ermenistan doğru yolu tercih eder ve yeni bir dönem başlar.
Özgür Özel ile görüşme ve Anayasa çalışmaları
Şu an itibarıyla henüz böyle bir randevu talebi gelmiş değil. Fakat olabileceğini düşünüyoruz. Dünyada birçok alanda değişimden söz ediliyor. Sosyolojiler, teknolojiler, iklimler ve daha birçok zemin çok hızlı değişiyor. Bunu ayak uydurmak için de Türkiye'nin eskinin darbe ruhunu özünde barındıran anayasa metninden kurtulup yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşma zamanı gelmiştir. Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi'nin de böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım. Bu görüşme sağlandığında tabii ki Anayasa konusu da bizim görüşme başlıklarımızın arasında yer alacaktır. Kaldı ki Meclis Başkanımızın da liderlerle yapacağı görüşmelerde bu konuları onlarla ele alma düşüncesinin olduğunu biliyorum.
Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum. Sayın Özel'in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz. Biz Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun en önemli köşe taşlarından biri olan yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili çalışmaktan, gayret etmekten geri durmayacağız. Milletimize yeni ve demokratik bir anayasa kazandırana kadar gayretimiz sürecektir.
"Anayasa'nın hükümlerini kimler çiğnemeye kalkıyorsa bedelini ödemeye hazır olmalıdır"
Bu konuyu İçişleri Bakanlığımız şu anda kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Türkiye'de hepimizi temsil eden değerler vardır. Bunları dışlamak, bunlara saygısızlık etmek, birlik ve bütünlüğümüze kastetmek anlamına gelir ve tabii ki hukuk devletinde bunun da bir karşılığı vardır. Bunları daha önce de söyledim. Teröre destek vermek, terörle müşterek hareket etmek şüphesiz ki bizim değerler silsilemize saldırıdır ve bununla ilgili olarak da Anayasanın çok açık hükümleri vardır. Türk'ü de Kürt'ü de Laz'ı da Çerkez'i de diğer gruplar da bu ülkenin hür ve eşit vatandaşlarıdır. Bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez ve yetmeyecek.
Birliğimize ve bütünlüğümüze böylesine kışkırtıcı eylemlerle el uzatmaya kalkanlara bundan önce hukuk zemininde hangi yanıt verildiyse aynısının ortaya konması sürpriz olmaz. Buna bir defa herkesin hazır olması gerekir. Sayın Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu açıklamalar Anayasa hükmünün icrasından başka bir şey değildir. Aynı durum şu anda benim için de geçerlidir. Anayasa'nın hükümlerini kimler çiğnemeye kalkıyorsa bedelini de ödemeye hazır olmalıdır.
Gıdada fahiş fiyat
Burada temel önceliğimiz her şeyden önce vatandaşımızın refahıdır. Fahiş fiyatlarla mücadelede yeni ve daha caydırıcı tedbirler ortaya koyabiliriz. Aşırı kâr hırsı dizginlenmediği müddetçe ne kadar maaş artışı yaparsanız yapın sorun devam edecektir. Hele gıda gibi mecburi kalemlerde buna müsaade edemeyiz.
Gerekli tedbirler için ilgili bakanlıklarımız şu anda çalışmalarını yapıyorlar. Kısa süre içinde somut birtakım adımlarla enflasyonu da artıran bu fahiş fiyatlara karşı mücadelemiz kesinlikle gerçekleşecektir. Ambalajların üzerine fiyatlarının yazılması konusu da düşünülebilir. Burada taviz veremeyiz, üzerine üzerine gideceğiz. Milletimizin fahiş fiyat yükünün altında ezilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bunu kim yaparsa yapsın bedelini fazlasıyla ödeyecek.