İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk'te yayınlanan Göksu Öngören Özgür ile "Ne Oluyor?" programına konuk oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili konuşan Bakan Soylu, 'İmamoğlu görevden alınacak mı?' sorusuna da yanıt verdi.
Bakan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
'TAMAMEN HUKUK CAMBAZLIĞI'
"İmamoğlu seçildi. Avrupa'da herhangi bir toplantıya gitti, Türkiye'yi şikayet etti. Ben de bunun doğru olmadığını söyledim. Bir siyasetçi hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, HDP'yi ayrı tutuyorum. Onlar terör örgütünün bir uzantısı. Bir siyasetçi Avrupa'ya gittiği zaman Türkiye'yi şikayet etmemeli. Biz kendi içimizde çözeriz. Bu uluslararası alanda da böyledir. Kimse bize gelip kendi muhalefetini şikayet etmiyor. İBB Başkanı, Avrupa'ya gidiyor ve orada bunu dile getiriyor. Türkiye'yi şikayet ediyor. Orada suçlayıcı bir dil kullanıyor. Ben de konuşmamın birinde 'Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet eden ahmaktır' dedim. Bunu söyledikten sonra İmamoğlu bana cevap veriyor. Ve cevabında dönüyor, başka bir konuya geçiyor, 'Esas bu seçimi iptal edenler ahmaktır' diyor. Konu benden başka bir alana geçiyor. Bunlar baktılar ki dava ile ilgili bir problem çıkabilir. Döndüler ve dediler ki biz bu sözü Süleyman Soylu'ya söyledik. Bu tamamen bir hukuk cambazlığıdır.
'POZİTİF HUKUK AÇISINDAN CEZA DOĞRU'
Pozitif hukuk açısından verilen ceza doğru bir karar. Daha önce de bir kamu görevlisine afedersin 'İtlik yapma' diyor. Sonra 'Basitlik yapma' dedim diyor. Bunu kim yer? Bakılması gereken şu, 1, böyle bir mahkeme görülüyor. Hukukun da kendine ait bir cezası var. Bu ceza da biliniyor. 2, bunu bildikleri için, burada hukuk açısından daha tehlikeli bir şey var. Anayasa 138 ve TCK 288 çok açık şekilde altını çiziyor. Diyor ki yargıya müdahale edemezsiniz. Bu herkes için geçerli. Siz bir mahkeme görülürken mahkemenin etrafının miting alanı gibi doldurulduğunu gördünüz mü? 'Karar siyaseten yanlış' demek hukuk devletinde olmaz.
İBB'YE KAYYUM ATANACAK MI?
Bizim kanunlarımız anayasamızda İçişleri Bakanlığı'na yetki veriyor. Diyor ki eğer bir kişi görev suçu dolayısıyla soruşturmalara tabi tutuluyorsa, İçişleri Bakanı bunu görevden alma hakkına sahiptir. Kanun da bunu ikiye ayırmış. Bir terör, iki görevden kaynaklanan sebepler. Örneğin Yalova Belediye Başkanı. İhaleye fesat karıştırma gibi. Bu dava ile ilgili terörle ilgili bir şey söz konusu değil. Kayyumluk bir durum yok. İBB Başkanı'nı görevden alma yetkim yok. Burada bir hakaret suçu var. Diyelim ki başka bir suç işledi. Benim bununla ilgili de görevden alma yetkim yok.
İSTİNAF VE YARGITAY ONAYLARSA GÖREVDEN ALMA YETKİSİ VAR MI?
Yargı onayladıktan sonra bir süreç daha var. Orada benim onu düşürebilme hakkım yok ama açığa alma hakkım var. İstinaf ve Yargıtay onadığı anda İmamoğlu'nu görevden alırım. Örneğin Edremit Belediye Başkanı açığa alındı. Belediye başkanlığı, Danıştay'ın kararıyla düşer. Açığa alma ayrı, belediye başkanlığını düşürme ayrıdır.
'ARABA VİTESTEN ÇIKMIŞ, NEREYE GİTTİĞİ BELLİ DEĞİL'
Türkiye'nin en büyük avantajlarından biri çok tecrübeli liderleri var. Devlet Bey de gerek tecrübesi, gerek Türk siyasi hareketindeki duruş itibarıyla aslında konuyu çok net bir şekilde ortaya koymuş. Çünkü bir parti içerisinde şerik olmaz. Herkes kafasını uzatmış, cumhurbaşkanlığı adaylığını bekliyor. Araba vitesten çıkmış, nereye gittiği de belli değil. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı 'aday değilim' diyemiyor. İBB Başkanı'nın da yapmadığı kalmadı. Bütün postlar Avrupa ve ABD'ye serilmiş oldu. Bunlarla rekabet eden bir genel başkanları var. Altılı bir masa var. Siyasetin asaleti ve saygısı memlekete ve ülkeye faydalı olduğu sürece halk nezdinde itibar görür. Bu ne zaman kendine döner bu itibarsız bir hale dönüşür ve halk bunu görür. Bunlar sarayı eleştirirler yıllarca. Bizans saraylarının en görülmemiş entrikalarını ortaya koyuyorlar.
'İSTANBUL KAYBEDİLDİĞİ ZAMAN AĞLADIM'
Nerede görülmüş o mesele oluyor, partinin genel başkanı Almanya'da. Bir başka partinin genel başkanıyla o kucaklaşma anı, insan üzülmez mi? İstanbul kaybedildiği zaman ağladım, rahmetli annem de ağladı. Biz duygularımızla yaşayan insanlarız. Siyasetin de kendine ait bir nezaketi var. Birbirine sarılacaksınız, genel başkanınız nerede? Hiç umurlarında değil."