Vatandaşın en büyük problemi olan yüksek ev kiraları için yeni model hazırlayan Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) çalışmalarını hızlandırdı. Peki kamu-özel sektör iş birliği ile yeni konut modeli nasıl olacak? Konutlar hangi bedel üzerinden kiraya verilecek? İşte detaylar...
Konuyla ilgili Milliyet'e açıklamalarda bulunan Mustafa Hakan Özelmacıklı şu ifadeleri kullandı:
“Üyesi olduğumuz GYODER’in yeni konut modeli olarak sunduğu ve son dönemde sıklıkla dile getirdiği model sadece kiralamaya yönelik bir konut arzının sağlanabilmesidir. Malum olduğu üzere aslında ülkemizde son dönemde satılık konut arzının azalması kentsel dönüşümün artması, deprem sonrası ihtiyaç duyulan güvenilir yapı stokunun yeni inşa edilmiş dairelerde yoğunlaşması gibi nedenlerle kira fiyatlarında önemli artışlar oldu ve birçok bölgede kiralık konut bulunamayacak seviyeye geldi. Bu da kiralık daire fiyatlarının son yıllarda yaklaşık 3-4 kat artması nedeniyle de mal sahibi ve kiracı anlaşmazlıkları da hat safhaya çıktı. Bu çerçevede sosyal bir problemin de barınma konusunda ciddi noktaya gelmiş oldu.
YENİ KONUT MODELİNDE EV SAHİBİ ŞİRKETLER OLACAK
Aslında Avrupa’da belediye evleri olarak adlandırılan ve bu modelde işletilen yerler var. Gene İsviçre’de, Almanya’da yüksek oranda bu tür kamu özel sektör modeli ile geliştirilmiş kiralık konut proje örneklerini görüyoruz. Burada aslında bahsedilen kiraya veren kişilerin bir mal sahibi, gerçek kişi olmasından ziyade kurumsal ve kamu özel iş birliği diyebileceğimiz bir şirket olması. Bu şirketin önemli bir avantajı gayrimenkul sertifikaları ve gayrimenkul yatırım fonu modeli üzerinden geliştirilebilecek finansmanlar bulabilecek olması. Aynı zamanda devletin bu kiralarla alakalı oranları belli bir seviyede tutması şeklinde değerlendirilebilir.
YENİ MODELDE KİRALAR NE KADAR OLACAK?
Hatta bu modelle üretilen konutlar için ABD’nin bazı eyaletlerinde uygulanan oda sayısına göre kira değeri gibi bazı kira değerleri de belirlenebilir ki özellikle bu hanehalkı gelirinin yüzde 30’undan fazla olmaması şekli ile de bu değerlendiriliyor. Süre bittikten sonra ekonomik ömrünü belli ölçüde tamamlamış olan bu yerler ve arsalar tekrar devlete kalıyor.
"ARSA DEĞERİ ORTADAN KALKACAK"
Modelin genel tanımına yap-kirala-devret modeli ile de daha önce bizlerin de dile getirdiği modelin özellikle OVP çerçevesinde gerçekleşebileceğine inanıyoruz. Son dönemde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin de söylemleri Hazine arazilerinin bu çerçevede kullanılabilmesine olanak sağlayacak gibi gözüküyor. OVP’deki temel hedef konut sahibi edindirmeye yönelik olsa da aslında ülkemiz açısından konut sahipliğinin yanında sadece kiralık konut arzına göre de bu model uyarlanabilir.
Ülkemizde de kabul edilebilir bir döviz karşılığı ile yurt dışından finansmana erişim bu tür projeler için de mümkün olabilir. Mesela yurt dışında nispeten dar gelirli ve ihtiyaç sahipleri için belediyeler hatta eyaletler tarafından mal sahiplerine, ya da kamusal şirketlere kira garantileri veriliyor. Burada model aslında vatandaşa da güvenilir, sağlıklı, deprem riskinden nispeten arındırılmış ve bir sosyal imkanı olan alanlarda barınma ihtiyacına çözüm üretmek olarak değerlendirebiliriz.
YENİ MODEL PİYASAYI NASIL ETKİLER?
Bu açıdan baktığımızda Türkiye’de kira probleminin yoğun yaşandığı iller başta olmak üzere arazi tahsisi ile ve buna uygun finansman modeli ile bu sayının rahatlıkla karşılanabileceğine inanıyoruz. Şunu unutmamak lazım: Ülkemiz önemli bir deprem geçirdi. Bu deprem sonrasında yüz binlerce konutun deprem bölgesindeki inşası devam ediyor. Var olan iş gücümüz, var olan makine parkımız, teknik imkanlarımızın o bölge için seferber edildiğini görüyoruz. Dünyaya müteahhitlik hizmeti veren ülkemizin bir zamana ihtiyacı olacaktır. Deprem gerçeği ve riskli yapı stokumuz unutulmamalıdır. Bu noktada da ekonominin can damarı olan İstanbul’a mutlaka bir öncelik verilmesi gerekmektedir.”