Sürü psikolojisinin taraftarları yani atalar dininin müntesipleri geçmişten beri var oldukları gibi günümüzde de var olmaya devam ediyorlar. Kıyamete kadar da var olacaklardır. Bu dine mensup insanlar ne cahiliye döneminde kaldılar ne de medeni toplum ile son bulacaklar. Zaman geçse de isimleri değişse de mekanları farklılaşsa da bir sürü diplomaya sahip olsalar da sahip oldukları düşünce, olaylar karşısında gösterdikleri yaklaşım değişmedi bu (dine mensup) insanların. Hatta, yaptıklarını ve savunduklarını Allah’ın bir emri olarak görmeye devam ettiklerini de söyleyebiliriz. “O imansızlar çirkin bir iş yaptıkları zaman: “Biz atalarımızın da böyle yaptığını gördük; esasen Allah da bize böyle emretti” derler. Şöyle de: “Allah, hiçbir zaman kötü ve çirkin işleri emretmez. Yoksa siz, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” (A’raf/28)

Hani vakt-i zamanında Avrupa ile entegrasyon adı altında (belki de halkı kandırmak için bu ismi kullandılar) Allah’ın tüm emirlerini diskalifiye etmekle kalmadılar her haramı da serbest hale getirdiler. Hatta putçuluğu sosyal yaşamın zorunlu birer parçası haline dönüştürdüler. Bu vesileyle yepyeni bir atalar dinini türetmekten de geri kalmadılar. Bu atalar dininin temel taşlarından bir ide Avrupa’ya entegre olmak. Bundan böyle sahip olduğumuz doğrularımız da yanlışlarımız da Avrupa menşeli olacak. Bu doğruların veya yanlışların şekillenmesinde ayet ve hadis olmayacak. Hristiyan aleminin rızası umulacak. Onlar gibi olunacak. Onlar gibi bir düzen kurulacak. Yani Avrupalılaşmak. Bu vesileyle Hristiyan Avrupa halkı bizden memnun olsun da; Allah mı kızmış, Peygamber mi darılmış Kur’an’a zıtlıklar mı oluşmuş, din-i mübini İslam tarumar mı olmuş kimin umurunda?

Yüce Allah, insan psikolojisini iyi bildiğinden mütevellit ileri sürecekleri mazeretleri de peşinen dile getirmiştir Yüce Kitabımızda; “Veya: “Çok önceden beri atalarımız Allah’a şirk koşmuşlardı; biz de onların ardından gelip yapabileceği başka bir şey olmayan bir nesil idik. Şimdi kalkıp, o batıl şirk yolunu başlatanların yaptıkları yüzünden bizi helak mi edeceksin?” şeklinde bir mazerette bulunmayasınız.” (A’raf/173) diyerek önlem alınması gerektiği konusunda tenbihte bulunmaktadır. Atalar dininden vazgeçin. Geçmişte kalması gereken kural ve kaideleri elinizin tersiyle bir kenara itin. Sırt dönün. Ölmüş ve kendi hesaplarını dahi veremeyen insanların düzenledikleri yolda yürümeye, onlar gibi olmaya çalışmayın. Şeytanın adımlarına uymayın!

Atalar dinine mensup insanlar ya da bir başka ifadeyle sürü psikolojisine sahip olanlar için Yüce Allah; “Rasulüm! Müşriklerin taptıklarının boş şeyler olduğu ve kendilerini korkunç bir akibete sürükleyeceği konusunda asla şüphen olmasın. Daha önce ataları neye nasıl tapıyor idiyse, onlar da aynı şeylere aynı şekilde tapmaktadırlar. Biz onların hak ettiklerini elbette kendilerine eksiksiz ödeyeceğiz.” (Hud/109) İnsanların ekseriyeti atalarını adım adım takip etmektedirler. Doğruluğu ve yanlışlığı üzerinde ileri sürebilecekleri mantıklı bir fikirleri mevcut olmadığı gibi dini bir dayanaktan da yoksundurlar.

Bir başka ayette şöyle buyurmaktadır; “Onlar da: “Atalarımızı bunlara tapar halde bulduk; biz de onlara uyarak böyle yapıyoruz” diye karşılık vermişlerdi.” (Enbiya/53) Yaptıklarından vazgeçmeyenlerin “Geçmişten gelen bir uygulama” diye sığındıkları bir bahaneden başka ileri sürecekleri bir argümanları da yok ellerinde. Peki bu uygulama ya doğru değilse ya dini emirler ile uyuşmuyorsa ya haram kılınan bir davranışı sergilemeye yönelik bir durumu ifade ediyor ise yine de mi icra edecekler bu davranışları? Yine de mi yönelmeyecekler İslam’a. Yine de mi dinlemeyecekler Yüce Allah’ı. Yine de mi benzemeyecekler Hz. Muhammed (s.a.v.)’e. Yine de mi dönmeyecekler Yüce Kitaba.

Sürü psikolojisine sahip insanlar, geçmişten gelen uygulamalara gözü kapalı bir şekilde sıkı sıkıya bağlıdırlar ve gereklerini de yerine getirmeye devam ederler. Atalarından kalma beşeri dine ait mensubiyetleri de son derece kuvvetlidir. Yani bu konudaki inançları sapasağlamdır. Yıllarca uğraşsanız bile bir kıymık dahi aldırmazlar kendilerinden.

Yüce İslam dinini Kur’an ve Sünnet dediğimiz ana kaynaklarından öğrenmeyen insanlar; çevreden devşirdikleri düşünceleri inanca dönüştürmeleri pek kolaydır. Bu gibi insanların ellerinde hak ve hakikati ölçen bir terazi olmayınca kefeye konulan her davranışın, zihne sirayet eden her düşüncenin, yapılagelen her davranışın doğru olduğunu iddia etmekten çekinmeyeceklerdir. Zaten ellerinde başka da bir bilgileri yoktur. “Peki ilk baştan yaratan, sonra yaratmayı (durmaksızın) tekrar eden kim? Size hem gökten hem yerden rızık veren kim? Allah’tan başka bir tanrı mı? De ki: “Eğer doğru söylüyorsanız kesin delilinizi getirin bakalım!” (Neml/64) 

Yapılan işlerin doğruluğu veya yanlışlığı; ortaya konulan delilin sağlamlığına bağlı değil midir? O yüzden helal ve haram olan iş ve işlemleri ana kaynağından öğrenmek gerekmez mi? Yoksa çevreden devşirilen her düşünce, sosyal hayatta icra edilen her davranış, şirki mucip kılan fiiller doğru mu kabul edecek insanoğlu? 

Bu dine mensup insanların indinde “Peygamber niye gönderildi, Kitap niye var?” gibi sorular havada kalmaya mahkumdur. Çünkü niyetleri “Uydum hazır olan topluma” yöneliktir.

Sürü psikolojisi kavramı da bu durumu açıklamaktadır. Sürü psikolojisini idrakten yoksun, gözü kapalı bir vaziyette önünde cereyan eden olay ve hadiseleri takip etme durumu olarak tarif edebiliriz. Bilinçsizce ifa edilen iş ve işlemler için de kullanabiliriz bu kelimeyi. Niye yaptığını bilmeden, üzerinde düşünmeden herkesin yaptığına odaklanarak bir fiili yerine getirmekle uğraşan ya da geçmişten beri sergilenen kimi davranışı; doğruluğuna ve yanlışlığına, dini olup olmadığına bakmadan taklit etme durumuna sürü psikolojisi dediğimizi ve bundan böyle demeye devam edeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum.