Sürü psikolojisi -4-

Aklını kullanmak; isyan ve itaati birbirinden tefrik etmekle mümkün olduğunu söylemek durumundayım. Allah’a ve Resulüne yapılan isyanı ve itaati henüz tefrik edememiş olan insanların içinde yaşadıkları toplumun kurallarını içselleştirdiklerini varsaydığımızda sürü psikolojisini tanımlamak elimizi daha da kolaylaştıracaktır.

İnsanlar genel itibariyle içinde yaşadıkları toplumun (iyi kötü), farklı isimlendirmelerde bulunuyor olsalar bile, dinine tabidirler. Dinsiz insan yoktur. Kişi ya İslam dinine tabidir ya da İslam’ın dışında kalan diğer beşeri veya müharref dinlerden herhangi birine tabidir. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü, helal ve haram, temiz ve pis demeden önüne konulan tabaktan yiyen insanlar atalarından kalan dininin yılmaz savunucuları, müntesipleri olduğu inkar edilemez bir gerçektir. “Hayır! Onlar sadece, “Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, ve biz onların izlerinden gitmekteyiz” dediler.” (Zuhruf/22)

Baasçı bir toplumda yaşayan insanlar nasıl ki baasçı, Kürt milliyetçiliğinin hakim olduğu bir toplumda yaşayan insanların Kürt milliyetçisi, Türk Milliyetçiliğinin hakim olduğu bir toplumda yaşayan insanların nasıl ki Türk milliyetçisi, Nazi Almanya’sında yaşayan insanların nasıl ki birer nazi fedaisi oluyorlarsa putçu bir toplumda yaşayan insanların da putçu olduklarını rahatlıkla söyleyebiliyoruz, görebiliyoruz. İçinde doğdukları toplumun doğrularını ve yanlışlarını olduğu gibi kabul edip savunan insanların akıllarını zerre miktarı kullanmadıklarını söylemekte sakınca yoktur. Yoksa ayetlerde geçen; “Onlar akıllarını kullanmazlar” kısmını nasıl anlayacağız? Akılları hiç olmamış olsaydı ne Türkçü olurlardı ne de Kürtçü. Ne baasçı olurlardı ne de nazi. Ancak bu gibi düşüncelere evrilen insanların çevrede var olan sistemi Allah’ın kitabıyla mütalaa ve kıyaslamaya gitmediklerini söyleyebiliriz. Yoksa akıllarını kullanıyor olsalardı toplumun genlerine işlemiş olan yanlışları, kötülükleri, haramları savunmak durumunda kalmazlardı. Bilakis akıllı insanlar; Allah’ın gösterdiği, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in tarif ettiği, Yüce Kitabımızın açıkladığı yolda yürümeye çalışırlardı.

Herhangi bir işin (milliyetçiliğin) girdisini ve sürecini İslam’a göre sevk ve idare etmezseniz sonuç hiçbir zaman İslam’a göre çıkmaz ve gerçekleşmez. O halde girdisinin ve sürecinin İslam’a göre şekillenmesini istemediğiniz işlerin sonucunun İslam’a göre niye şekillenmiyor diye kızma, höykürme, bağırma, çağırma, yakınma, yakma, yıkma ve dökme hakkına da sahip olamazsınız. Unutmayın! Hiç bir sonuç girdi ve süreçten bağımsız gerçekleşmez ve düşünülemez. Düşünceyi şekillendiren, davranışları biçimlendiren ana unsur İslam dini değil ise düşüncenin İslami olmasını beklemeniz ve ummanız ipe un sermekten başka bir şeye benzemez.

Ahirete gitmeden cennet ve cehennemin var olduğunu, hesap ve kitabın gerçekleşeceğini, sürü pisikolojisinin getirilerini ve götürülerini kavramak akıllı insanların işidir. Her gün birilerinin göçmek zorunda kaldıkları bu ahiret güzergahını yok saymak, yokmuş gibi davranmak akılsızlığın zirve noktasından başka bir şey değildir. Her gün yakınlarından birini elleriyle toprağa gömmelerine rağmen hala ölüme ve sonrasına hazırlanmayı unutan kişiler için neler söyleyebiliriz ki? Bu durum akılsızlık değil de nedir? Atalar dinine uymaktan başka bir şey değildir.

Atalarından gördüklerini kayıtsız ve şartsız bir şekilde sergilemek de akılsızlıktır. Bu akılsızlık her zaman ve her yerde vardır. Atalar dinine mensubiyetin en güzel ifadelerinden biri de kuşkusuz kan davalarıdır. Kan davaları “Atalar dinine” sürü psikolojisine verilebilecek en güzel örnektir. Kan davasını sürdüren insanlar atalarından kalan dini kurallara göre cinayet işledikleri hepimizin malumudur. Halbuki Yüce Allah (c.c.); kan davasını sürdürmeyi bizlere yasaklamıştır. Aklını çalıştıran bir insanın, toplum tarafından empoze edilen her türlü yanlışın, ulu orta sergilenen her türlü günahın karşısında dikilmesi lazım geldiğini düşünüyorum. Çünkü aklını çalıştırıyor. İşlenen bir yanlışın karşısına başka bir yanlışla çıkmak ve olayları körükleyerek içinden çıkılmaz bir reddeye sürükleyen insanların akıllı olduklarını söylemek insafsızlık olmaz mı? 

Müslüman olduğunu söyleyen kişilerin Allah’ın dediklerini hayatlarında sergilemeleri kaçınılmaz bir sonuç değil mi? Toplumda var olan; “Herkes öcünü alıyor. Ben de öcümü almam lazım. Yoksa topluma ne diyeceğim.” diyerek başkasını öldürmeye kalkışan insanların atalardan kalan bir geleneğe, bir dine, sürü psikolojisine sahip olduklarını söylemek durumundayız. 

Bu durumu sürü psikolojisi ya da “atalar dini” olarak adlandırmanın hiçbir sakıncası yoktur. Ancak sürüye ait olan “Sürü psikolojisi” tabirini insanlar için kullanmanın doğru bir yaklaşım olacağını da hiç sanmıyorum. Fakat gerçekleşen olaylara baktığımız vakit “Sürü psikolojisi”ni tam manasıyla uygulayan insanların bir hayli fazla olduğuna şahit olmamız bizi bu kavramı kullanmaya sevk ettiğini de itiraf etmek durumundayım. 

Bunun trajikomik bir vakıa olduğunu da unutamayız.