Ülkemiz depremle baş etmeye devam ederken, uzmanlardan da endişe veren açıklamalar gelmeye devam ediyor. Peki, Türkiye’de en çok deprem riski olan iller hangileri? Uzman isim harita üzerinden tek tek gösterdi.
Merak edilen bütün soruların cevabını Jeoloji mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal verdi.
Jeoloji mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal özetle şunları söyledi:
“ Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma yol açtığı Hatay’da, Hatay’ın kuzey ve içini ilgilendiren deprem oldu.”
“Güneye doğru Ölüdeniz fayı devam ediyor. Ölüdeniz fayı Hatay’dan itibaren Suriye sınırında Kızıldeniz üzerinden Lübnan ve İsrail Körfezi’nin geçip Kızıldeniz’e kadar devam eden bir fay.
“YIKICI DEPREM YARATMA OLASILIĞI YÜKSEK”
Yıkıcı deprem yaratma olasılığı yüksek olan bir fay. Mısır dahil Ortadoğu’da çok ciddi hasarlara neden olmuş. O bakımdan tehlike tamamen geçti diyemeyiz.” “Hatay geçmişe dayanan zengin kültürüyle, doğal güzellikleriyle gözbebeği olan bir ilimiz. Kahramanmaraş depremi ile yıkıldı. Hatay depremi ile ger kalan kısımlar da yıkıldı.”
“Ölüdeniz depremi ile yine kırılırsa Hatay yine etkilenecek. Onun için alelacele Hatay için planlama ve çalışmalar yapılmadan aynı bölgeye benzer yapı sistemleriyle devam etmek çok doğru olmaz. Hatay önümüzdeki dönemde de maalesef yıkıcı depremlere maruz kalacaktır. Bu bakımdan rahatlamak doğru değil.”
“ZEMİNE UYGUN BİNA YAPILMALI”
“Kırılan 400 kilometrelik kısım yani Çetinkaya’dan Hatay’a kadar olan kısım Kahramanmaraş merkez olmak üzere, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay.” “Bu fayın kırılan kısmı bir daha kırılmayacak. Yüzyıllarca enerji biriktirecek. Kahramanmaraş’ta yapılaşmaya başlanabilir. Ancak benzer duyarlıklıkla başlanabilir. ”
“Bu yıkımların tek nedeni depremin uzun süreli olması değildi, depremin yüksek ivmeli olması değildi alüvyal zemin üzerine kurulmuş yerler olması idi. Biz betonarme, çok katl, ağır yapıyı ivmeyi üçle dörtle çarpacak alüvyal zeminlere yapıyoruz üstelik deprem yönetmöeliklerine uygun olmayacak şekilde inşa ediyoruz. Sonra da yıkıldık diye “Ah vah” ediyoruz. Bu bile bile lades.
Bu şehirlerin bulunduğu bölgede tabi ki yapılaşılacak. Yerleşim olacak. Ancak bu alüvyal ovaların üzerine 3-4 katı geçmeyen, hafif, depreme dayanıklı yapılar yapılmalı. Depremde zeminin doğal salınım periyodu dediğimiz bir turunu yapmak için geçen süreyle, yapının doğal salınım periyodu dediğimiz bir kere sallanması için geçen zamanın saniye cinsinden tanımıdır doğal salınım peridyodu. Bunlar birbiriyle çakışırsa yapı rezonansa girer. Alüvyal değil kaya zeminlerin üzerine kurulmalı.
Ekipler kurulmalı, arazi çalışmaları yapılmalı, Numuneler test edilmeli, zemin etüdleri doğru yapılmalı, raporlanmalı, uygun zemine doğru proje ilkesine uyulmazsa tekrar yaşarız. Gelecek kuşaklar için bu kültürü oluşturmalıyız. Şehirlerin çoğunun altında aktif faylar var.
Bir de kuzeyde ikinci 7,6’lık depremi yaratan fayın hemen kuzeyinde Nurhak civarında onunla kesişen Malatya fayı var. Orada da stres yoğunlaşması var o faya kuzeye doğru gidiyor sonra sağa dönüyor Ovacık fayı olarak devam ediyor. Karlıova-Erzincan arasındaki Yedisu fayı 1784’te kırılmış, orası ve Bingöl civarında kırılmamış birkaç parça daha var.
Arap levhası kuzeye doğru itiyor, Anadolu’yu sıkıştırıyor. Kabuk kalınlaşıyor. 40 km kalınlığında bir kabuğa sahip o bölge. Kuzey-güney yönlü sıkışma, ters faylar en büyük depremleri yaratır. Güneydoğu Anadolu bindirmesinin uç kısmı Hakkari’den geçiyor. Hakkari’de de deprem tehlikesi yüksek. Türkiye’nin deprem tehlikesi olmayan tek santimetrekaresi yok.