Filistin ile ilgili haberleri sakın ola İsrail haber ajanslarından, onların kuklası olan münafık tipli yapılardan almayın/dinlemeyin. Yoksa sizi Yahudi sevici, Müslüman düşmanı, Firavun tipli insanlar yaparlar. Bu durum tüm zamanlar, tüm mekanlar ve tüm olaylar için de geçerlidir. Hani Yüce Allah; “Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hücurat/6) şeklinde dikkatlerimizi çekmekte idi ya. İşte bu dikkat, bu titizlik bir olayla sınırlı değildir. Tabi bu ayetin muhatabı iman eden kişilerdir. İman etmeyen kişilerin; fasıkların uydurdukları ve yeryüzüne yaydıkları uydurma haberleri araştırmalarının bir anlamı ve bir gereği yoktur. Bu gereklilik; Müşrik ile Yahudiyi, Fasık ile Mü’mini, Kafir ile Müslümanı, Münafık ile Hristiyanı, Kur’an ile romanı, Hadis ile hikayeyi birbirinden ayırabilenler için vardır. Bu gereklilik emir ve direktifleri sadece Allah’tan alanlar içindir. Müslümanları şaşırtmak için fasıkların hileli söz uydurabildiklerini ve gün boyu buna devam ettiklerini, bütün alet ve edevatı seferber ettiklerini Münafık ruhlu şahıslara kabul ettirmek de zor. Bu ayeti kavrayabilmenin en önemli şartı kuşkusuz imandır. Kişinin sinesinde iman varsa bu ayeti rahatlıkla anlayabilir ve uygulayabilir. Sonuç itibariyle iman edenler, Fasıkların getirdikleri haberleri ayıklama gereğini hissetmelidirler.
Ayıklama gereğini hissetmeyenlere gelince….
Şimdi birileri kalkıp Hamas’ın yapacağı saldırıyı üç gün önceden istihbari bir bilgi olarak İsrail ile paylaşan batının kuklası, Firavun’un koltuğunda oturan, Müslüman kanıyla beslenen katil, ne idüğü belirsiz Sisi’yi ve yönetimini İslam aleminden sayacaklar. Ve “Bu kadar Müslüman devlet” diye avurdunu şişirerek konuşmaya başlayacaklar. Kısacası geviş getirecekler. Hatta bu istihbari bilgiyi paylaşan askerleri veya polisleri de öldüklerinde veya cehennem zebanilerine postalanmak üzere öldürüldüklerinde vatan millet fedaisi birer “Şehit” olarak da takdim edecekler bütün dünyaya.
Öyle mi?
Siz külahıma anlatın bu masalları. Kur’an’da bildiğiniz manada hikayeler yok. Anlatılanlar gerçek. O zaman siz çocukları uyutmak için hikayeler uydurun. Herkesi cennete postalayın. Ancak benden uzak dillendirin bu naklaratları. Çünkü ben dinimi ayet ve hadislerden ediniyorum. Çünkü ben dinimi resmi ideolijilerden, Firavunlaşmış şahıslardan, Allah düşmanı keferelerden öğrenmem. Dinimi sizin gibi örf, adet, gelenek, görenek ve geçmişten gelen teamüllerden, ırklara, renklere ve milletlere göre değişen şartlardan, vatan millet edebiyatından edinmiyorum.
Bu durum Müslüman ülke diye adlandırılan diğer ülkeler için de geçerlidir.
Ermenistan ile mücadelesinde hayatını kaybeden Azerbaycan askerleri için “Şehit” kavramını kullanan Anadolu Ajansı; İsrailli Yahudiler ile mücadele eden Filistinli Müslümanlar için “Öldü” kelimesini kullanmaktan çekinmiyor. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Kaldı ki Azerbaycan Devleti, İsrail zulmüne desteğini de dünya arenasına açıkladı. Ve yine Azerbaycan Kur’an’dan kaynaklanan İslam ahkamını uygulayan bir devlet de değil.
Bu vesileyle Anadolu ajansını ve bu minvalde bir propaganda yürüten herkesi kınıyorum. Şunu açık yüreklilikle bir kez daha dile getirmek istiyorum ki; Ya dini kavramlarımızı hiç kullanmayınız, ya da dini kavramlarımızı Yüce dinimizin emrettiği vechiyle, olması gerektiği gibi, ayırım ve kayırıma gitmeden kullanınız. Bu din, Müslümanım diyen tüm dünyalılara hitap etmektedir. Kim ayetlere tabi olur da Allah için canını ortaya sererek öldürülürse, o şehittir. Kim ayetlere rağmen öldürülürse o şehit değildir.
Günün birinde herkes hesabını verecek efendim. Kızmaca, darılmaca, yüz eşkitmece, sırt dönmece yok bu işte. Kandırdıklarınızın da hesabını vereceksiniz.
Herkes söylediklerinin de, yaptıklarının da, duyduklarının da, neyi niçin söylediğinin de hesabını mutlaka verecek. Kimi desteklemişse, kimi alkışlamışsa, kime ne rütbe vermişse, kime gönül bağlamışsa, kim adına, kimin aleyhinde bir haber uydurmuşsa, kime gönül koymuşsa hesabı olacak elbet.
Neyi kabul etmişse, neye karşı dikilmişse, neye olamaz veya neye illaki olacak demişse hesabı olacak elbette.
Üstünü örtse de, ulu orta bir bayrak gibi sallasa da hesabı mutlaka olacak yaptıklarının. Gizli işler ve gizlenmiş niyetler ortaya çıkacak o gün. Eller ve ayaklar da şahit olacak bu söylemlere. Ne diyordu Yüce Allah; “O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.” (Yasin/65)
Herkes imtihandadır. İmtihan gereği bir şeylerle denenmektedir. Kimileri İsrail Yahudilerinin yaptığı zulümlerle (Filistinliler gibi) imtihan edilirken, kimileri de mazlum Filistin halkının ayağına (Münafık tipli insanlar) gibi köstek olmakla denenmektedir. Kimisi Yahudileri ulu orta alkışlamakla imtihan olmaktadır. Kimisi de Filistinli Müslümanların yaşamakta olduğu zulmü hak ettiğini söylemekle imtihan olmaktadır. Kimisi de şimdi Filistin’de olup Kafir İsrailli Yahudi askerlerle savaşmayı ve şehit olmayı dilemektedir.
Ve yine kimisi de bizzat savaşa katılmamış olsa da dualarıyla, elinden gelen yardımlarıyla orada olmayı istemekle imtihan olmaktadır. İsterseniz şu hadisi de okuyun; Enes (r.a): Peygamber (s.a.v) ile Tebük Gazvesi’nden döndüğümüz sırada şöyle buyurdu: “Medine’de bizden geride kalan öyle kimseler vardır ki, bir dağ yoluna, bir vadiye girdiğimizde onlar da bizimle yürüyormuş gibi sevap kazanırlar. Çünkü onları birtakım mazeretleri alıkoymuştur.” (Buhari, Megazi 81, Cihad 35. Ebu Davud, Cihad 19; İbni Mace, Cihad 6)
Çünkü hesapsız iş olmaz, işler hesapsız olmaz. Ancak bu hesap sana göre, bana göre, ona göre de olmaz. Peki hesaplar neye göre yapılacak? Neye göre hesaba çekilecek insanoğlu? Neyin karşılığını görecek? “Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.” (Zuhruf/44)
Yorumlar
Kalan Karakter: