Her şeyin ve herkesin alabileceği bir notu vardır. Düşüncesine, davranışlarına ve takındığı duruşuna göre değişiklik arz eder. Kimisi tam not alırken kimisi de not alma konusunda sınıf tekrarına kalmaktadır. İnsanlara maddi manada verilen notları, ellerine tutuşturulan karneleri kastetmediğimi vurgulamak istiyorum.
Karne günü geldiğinde insanları bir heyecan sardığını hepimiz biliriz. Ya düşük not almışsam ya sınıf tekrarına kalmışsam ya insanlar karşısında rezil rüsva olursam diye bir endişeye kapılır insanoğlu. Bu dünyada verilen notların her zaman telafisi vardır. Bir gün sonra, bir ay sonra, bir yıl sonra da olsa kişi isterse telafi edebilir aldığı notları. Zayıf aldığı kimi dersin varlığı da bir şey ifade etmeyebilir çoğu zaman. Ancak ölüm gelip çattıktan sonra zayıf notların farkına varmanın hiçbir getirisi, hiçbir telafisi olmayacaktır. Bunu bilmek ve farkında olmak lazım.
Gerçek not, Kur’an ve Sünnetin öngörülerine göre verilen notlardır. Kur’an ve Sünnet konusunda bir insanın eksiği varsa dünya hayatında maddi manada alacağı yüksek notlar kendisi için bir şey ifade etmeyecektir. İstediği kadar zengin, istediği kadar çalışkan, istediği kadar zeki, istediği kadar da ipte oynayan bir cambaz olsun… Alacağı notlar kişinin musalla taşına konulduğu zamana kadar geçerliliğini koruyacaktır.
İman konusunda alınan notlar ya tamdır ya da hiç yoktur. Ortasını düşünmeyin. İman konusunda her insan geçer not almak zorundadır. İbadetler konusuna gelince kişinin sergilediği duruma göre değişiklik arz edebilir. Her insan ibadet konusunda mükemmel olmayabilir. Haramlar konusunda da durum bundan farksızdır.
Yıkanmış, kefene sarılmış, tabuta konulmuş, omuzlardan taşınarak musalla taşına getirilmiş ve birazdan cenaze namazı kılınacak her insanın karnesi de hazır hale gelmiş/getirilmiş demektir. Artık üzerinde oynama, notları değiştirme olamayacaktır. Neyse o. Torpil de geçersiz kalmıştır artık. Yaptıkları veya yapması gerekirken yapmadıkları bu karnenin şekillenmesinde rol oynayacak ana etkenlerdir.
Evet, karnede; “Allah’a iman” birinci sırada yer alır. Eğer kişi Allah’a, Allah’ın istediği gibi bir imana sahip ise ne ala, ya değilse… O zaman, eyvahlar olsun.
Cenneti kazanmak için çalışmışsa kişi, Kur’an ve Sünnete göre hayatını tasarlamışsa tamam, notu tamdır. Ancak heva ve heveslerinin peşinden bir ömür tüketmişse sıfır notunu almaktan başka bir seçeneği de kalmamış demektir.
Kişi cehennemden korkmuş ve dünya hayatını bu korku ile düzenlemeye kalkışmışsa notu iyi olacaktır.
Vaat edilen bu...
Not baremi bu…
Dünya serüveninde kişinin başarması gereken Kur’an-ı Kerim’i okuma ve anlama alışkanlığı dersi son derece önemli bir derstir. Bu dersten yüksek not almaya çalışmalıdır kişi. Tek gayesi bu olmalıdır. Kur’an-ı Kerimi okumayı bilmiyor, anlamanın derdinde de değilse sıfırdan başka bir not alacağını hiç düşünmüyorum. Okuma ve anlama alışkanlığı dersi aslında İslam dinini yaşamanın ön koşuludur. Kişinin hayatında İslam’dan eser yoksa alabileceği not yine sıfır olacaktır.
Günümüzde insanlar, teknolojinin gelişmesine bağlı olarak dünyanın öbür ucundaki beş para etmez birçok insanı; namıyla, sanıyla, mesleğiyle tanıyor. Tanıdıklarının arasında Hz. Muhammed (s.a.v.) yoksa kendisine verilecek bir not da olmayacaktır. Yani sıfır alacaktır bu dersten. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in ismini biliyor fakat yaşam tarzına hiçbir şekilde benzemiyorsa hayatı, sınıf tekrarına kalır kişi. Bu konuda da bir tereddüt yaşanmamalıdır. Hz. Muhammed (s.a.v.)’den kalan sünnet uygulamaları kişinin hayatının neresinde yer aldığı son derece önemli bir konudur. Kişi Hz. Muhammed (s.a.v.)’e benzediği oranda notu artacaktır.
İnanan her insanın yaşantısında inandığı dinin yaşam emareleri bulunmalıdır. Hayatında inandığı dinin gerekleri olan ibadetlerden eser yoksa kendisine verebilecek not da olmayacaktır.
Yüce Allah’ın yasakladığı davranışlar vardır. Bunlara “Haram” diyoruz. İman eden bir müslümanın hayatında haramlar yer alamaz. Haramların varlığına göre notlandırdığımız vakit kişinin alacağı notlar yüze yaklaşıyorsa, eyvahlar olsun demekten başka bir söz çıkmaz ağzımızdan. Mesela kişi ne pahasına olursa olsun faizden kazanma alışkanlığını bırakmıyorsa, kumardan kazanma alışkanlığına ara vermiyorsa, alkol tüketiminde var olan alışkanlığını düzenleyemiyorsa verilecek not, ne olacak ki? Kişi işlediği haramları belli bir zaman ve belli bir olay ile sınırlandırmaya kalkışıyor da terk etmiyorsa alacağı not da sınırlı olacaktır. “Yüce Allah bu filleri benim için haram kıldı” diyerek hayatına çeki düzen vermişse alacağı not elbette yüksek olacaktır.
Mü’mine kadınların da alacakları notları vardır bu dünya serüveninde. Giyinme alışkanlığını neye göre düzenliyor? Dışarıya çıktığı zaman kimi razı etmeye kalkışıyor? Piyasanın şartlarına göre mi dolaşıyor dışarıda yoksa arzu ve istekleri doğrultusunda bir programı mı takip ediyor? Bu nokta-i nazardan baktığımız vakit dışarıda dolaşan ve kendisine müslümanım diyen kadınların ekseriyetine verebileceğimiz bir not maalesef yok elimizde.
Kadınıyla, erkeğiyle televizyonlardan piyasaya sürülen dizileri ne kadar izliyor kişi? İzlediği diziler ne kadar İslami? Ne kadar bağımlılık oluşturmuş? İzlenen filim ve dizilerin kişiye etki etme oranına göre bir not verecek olursak, yüz üzerinden on verebileceğimiz insanlar bulabilir miyiz ortalıkta? Futbol fanatikliğini de irdelemek istemiyorum bu vesileyle. İzlemeyen ve bağımlı olmayan insan bulmak neredeyse imkânsız hale geldi zamanımızda. Maalesef bu dersten de vermemiz gereken notlar yine elimizde kaldı.
Argo konuşma alışkanlığı, yalan söyleme kültürü, küfürlü cümleleri sıralama düzeyini kale alacak olursak sınıfı geçen kimselere rastlamak mümkinattan olmaktan çıktı.
“Allah rahmet eylesin. Cenneti mekân olsun.” diyerek geçiştiriyoruz her ölen canlıyı.
Öyle mi acaba? Aldığı notlar ne kadar?
Cenneti bilmeden cennete gitmek nasıl bir şey? Kişinin musalla taşına konulurken elinde tutuşturulan karneye odaklanmakta fayda vardır.
Hangi dersten zayıf almış, hangi dersten yüksek almış?
Yorumlar
Kalan Karakter: