Teknoloji çağının şekillendirdiği: “Adını geniş kitlelere duyurdu.” adlı bir ilah (siz buna tanrı da, din de diyebilirsiniz) günümüz insanlarına yaptırmadığı çirkeflik, daldırmadığı bataklık, işletmediği günah bırakmadı. Ölüp kefenleninceye kadar takipçilerini de yalnız bırakacak değil. Ancak insanların “İlah olma veya kul olma” durumu ölümden sonra devam edecek değil. Bu gibi melanetler ancak mezarlık kapısına kadar devam eder. Bunu böyle bilmek, böyle inanmak, böyle yaşamak gerek. Ölümle son bulacak veya kopacak kıyamet ile ortadan toz olacak olan bir arenada ilahlaşmak, ilahlık taslayanları alkışlamak akıl karı değildir.
Sonra ne mi olacak?
Sonrasını da şu ayette öğrenelim:
“İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi. Ben de size söz verdim ama yalancı çıktım. Zaten benim sizi zorlayacak bir gücüm yoktu. Ben sadece sizi çağırdım, siz de hemen bana geliverdiniz. O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Şüphesiz ben, daha önce sizin, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Şüphesiz, zalimlere elem dolu bir azap vardır.” (İbrahim/22) Kişi yaptıklarıyla baş başa kaldığı vakit bu dediklerimiz daha iyi anlaşılacak ancak o zaman da iş işten geçmiş olacak. Feryad-u figanlara koşacak ilahlar da bulunmayacak ortalıkta.
İslam, insanın var olduğu alanlar ile ilgili sözünü söylemiştir noktayı koymuştur. Sosyal hayatın içinde yer alan her mekan bu çeki düzenden nasibini almıştır. Çünkü insan başıboş bırakılacak, kural ve kaidelerden bağımsız ancak düzgün yaşayabilecek kadar akıllı bir varlık değildir. Yapılması gerekenlerin belirtildiği gibi yapılmaması gerekenlerin çerçevesi de ayet ve hadislerle çizilmiştir. İsteyen bu kurallara uyar isteyen de ilahlaşmak suretiyle kendince kurallar ihdas eder. Düşünsel alanlar da bu düzenlemeden hali değildir. İsteyen kişinin istediğini düşünebilme serbestiyeti yok bu dünya arenasında. Her şey hesaba dahildir. İsteyenin istediği unsurları savunma hürriyeti de tanınmamış insana. “Hem Müslüman olacak hem de İslami olmayan hal ve hareketleri savunacak, kendince ilahlar ihdas edecek veya ilahlık taslayacak” olacak şey mi?
İslam; düşünceye de, düşünce biçimine de, düşüncenin içeriğine de şekline de çeki düzen veren yegane dindir. Tabi bu İslam’ı kabul edenler için geçerlidir. Ayet ve hadislere rağmen “düşünemezsin, kabul edemezsin, savunamazsın, peşinden gidemezsin” dediği meseleler az değildir. Çünkü sınırsız ve kontrolsüz ucu bucağı görünmeyen, sonucu kestirilmeyen bir düşünce biçimine sahip olmak yakışmaz Müslümana. Yüce Allah: “Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.” (Bakara/284) buyurmaktadır.
Kadın erkek ayırmadan insanların kalbinden ayet ve hadisleri söküp aldılar. Dokunamazsın, söyleyemezsin diyerek İlahlaştırdılar. Allah korkusunu yok ettiler sinelerden, şimdi ulu orta işlenen melanetlerin, aleni yapılan isyanların, avazı çıktığı kadar ilan edilen ilahların önüne geçilemiyor.
Allah'ın arzında, Allah'ın kullarının kalbinde, Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelme gibi bir düşünce, O'nları çiğneme gibi bir korku, hesaba çekilme, cennet veya cehennemle karşılaşma gibi bir inanç yoksa; hiçbir polis, hiçbir jandarma, hiçbir zabıta, hiçbir kanun, hiçbir nizam, hiçbir intizam, hiçbir güç, hiçbir kuvvet kişiyi engelleyemez, sınırlayamaz. Kişi evirir çevirir, bir yolunu mutlaka bulur, gerekirse haramın ismini değiştirir ve yine işler o melaneti.
Doğru işleri yanlış yerlerde aramaya kalkışmak veya yanlış kişilerle bu konuları tartışmak her zaman doğru bir sonuç doğurmayabilir. İslami hükümleri doğru ve olması gerektiği şekliyle anlamaya çalışmanın yegane yolu İslamla yoğrulmaya bağlıdır. Akli melekeleri ayet ve hadisle yoğrulmayan insanların doğruya doğru deme kabiliyetleri de zayıflar ve günün birinde yok olur. Çünkü eğri çubuktan doğru gölge oluşmaz. Yamuk yumuk bir tasın içinde oluşan buz da yamuk yumuk olacaktır. Kıraç arazinin otu da bodur ve kısa boylu kalacaktır. Laik veya dinden uzak şekillendirilen bir kafa her zaman olmasa da çoğu zaman İslami hükümleri kavrayamaz. Hristiyan Avrupa kültürüyle büyümek de böyledir.
Yirmi küsur yıl aldığı eğitimin hiçbir safhasına Allah'ın hükümlerine müracaat etmeyen bir insan, nasıl anlasın İslam’ın hükümlerini ve İslam’ın gayesini?
Yorumlar
Kalan Karakter: