“Kur’an-ı Kerimi biliyor muyuz?” sorusu çok önemlidir. Bu soruyu Müslümanım diyen her kesin kendisine sorması, üzerinde düşünmesi ve samimiyetle cevaplaması gerekiyor diye düşünüyorum. Bu soruyu sorarken salt bir okuyuşu kast etmediğime inanmanızı da istirham ediyorum.
Kur’an-ı Kerimin manasını okurken anlamasak da salt bir okuyuşu es geçemeyiz. Çünkü eşsiz kitabımızın kelimelerinin telaffuzu önemlidir, hem de bir ibadettir. Hiçbir kitaba nasip olmayan bir üstünlüktür. Bu konuda Hz. Muhammed (s.a.v.): “Kur’an-ı Kerim’den tek bir harf okuyana bile sevap vardır. Her hasene on misliyle değerlendirilir. Ben 'Elif Lam Mim' bir harf demiyorum. Aksine 'Elif' bir harf, 'Lam' bir harf, 'Mim' de bir harftir.” (Tirmizi, Sevabü’l-Kur’an, 16) Bu hadisten yola çıkarak Kur’an’ı Kerimi yüzünden okumaya ara vermeden devam etmemiz önem kazanmaktadır. Bu bizim birinci ve öncelikli görevimizdir. Zorlansak da hızlansak da okumayı terk edemeyiz. Hatta zorlanarak okumanın daha çok sevaba ulaştıran bir amel olduğunu da unutmayacağız. Çünkü: “Kur'an-ı Kerim'i maharetle okuyan bir insan, Kiramen Katibin melekleri seviyesinde olur. Onu o seviyede beceremeyen, fakat halis bir niyet ile okumaya çalışan, okurken de kem küm edip dili dolaşan ve Kur'an'ı okumak ona zor geldiği halde okuyan insana da iki sevap vardır." (Buharî, Tevnid, 52; Müslim, Müsafirûn, 244) buyurulmaktadır.
Bu hadisler bizi Kur’an’ı yüzünden okumaya teşvik ediyor. Ancak görevimiz burada bitmiyor. Tam tersi görevimiz şimdi başlıyor. Okumayı çözdük, güzel, rahat, seri ve hızlı okuyabiliyoruz, o halde buyurun içine dalmaya. İçinde ne var ne yok araştırmaya ve titizlikle aramaya.
Yüce Kitabımızın içinde olanları bilmek önem arz etmektedir. Çünkü içindekilerden haberdar olmak, farkına varmak ve içselleştirerek hayatımıza yansıtmak, Müslüman olmamızın en önemli göstergesidir. Ne güzel buyurmuş bizi yoktan var eden; “De ki: "Ortak koştuklarınızdan, gerçeğe iletebilecek kimse var mı?" De ki: "Allah gerçeğe iletir. Gerçeğe ileten mi, yoksa kendisi iletilmedikçe doğru yolu bulamayan mı uyulmaya daha layıktır. Ne oluyor size, nasıl karar veriyorsunuz?” (Yunus/35) Allah’ın insanları gerçeğe iletmesi Kur’an iledir.
Peki Kur’an’ın emirleri ve yasakları nelerdir? Tavsiyeleri ve önerileri var mıdır? Bireysel olarak neler yapmam gerekir? Bu kitap hangi konulardan, ne kadar bahsetmektedir? Hangi Peygamber, hangi milletlere, niçin gönderilmiş, neler getirmişlerdir? Toplum olarak yaptığımız iş ve işlemlerin kaçı bu kitapla uyuşuyor?
Sahi dua konusunda kitabımızda nelerin olduğunu biliyor muyuz?
Bu soruyu kendimize sorarken, içten içe tartışırken, olumsuz cevaplarla karşılaşırken, kızmamamız ve gocunmamamız gerektiğini vurgulamak gerek. Hatta kızmanın ve gocunmanın imana zarar verebileceğinden bile endişe duyduğumu da itiraf etmek isterim.
Yüce Allah “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Al-i İmran/103) Kur’an’ın bizi Allah’a ulaştıracak bir ip olduğunu kavramamız lazımdır tıpkı kuyunun dibindeki bir insana ulaşmak istediğimiz vakit sarkıttığımız ip gibi. İpe sıkı sıkıya tutunduğumuz oranda kurtuluruz. Es geçer, ipe tutunmayı basit ve sıradan gördüğümüz vakit de kuyunun dibinde ölümü bekleyenlerden oluruz Allah muhafaza.
Unutmayınız! Kur’an’a sarılan ve tutunan kurtuldu. İş ve işlemlerini Kur’an’la şekillendiren necata ulaştı. Kur’an’la konuşan doğru konuşmakla kalmadı sadıklardan da oldu. Kur’an’la hükmeden adil ve yerinde kararlar verdi. Kendisine ve çevresindekilere Kur’an’la bir yol bulmaya çalışan, nasihat eden hayra ulaştı.
Kur’an’a sırt dönen, bu minvalde hareket eden hata etti, kusur işledi, perişan oldu. Yasaklarını çiğneyen, günaha daldı, emirlerine baş kaldıran asi oldu. Kur’an’la yürüyen kişi aydınlıktadır, Kur’an’ı bırakan zifiri karanlıklarda, uçsuz bucaksız dehlizlerde kanat çırpmaktadır. Yüce Allah; “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” (Ta-ha/124)
Hz. Muhammed (s.a.v.): “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız müddetçe yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünneti.” (Muvatta, Kader 3) Kurtuluşun reçetesi burada, insan olmamızın ayrıcalığı burada, onurlu, haysiyetli ve insana yakışır bir yaşama ulaşmamızın yegane yolu burada.
Kur’an’a sımsıkı sarılan kişi hem bu dünyada mutluluğun ve huzurun zirvesine çıkacak hem de ahirette saadete erişecektir. Ancak sırt dönen, emirlerine rağmen kendisi için yepyeni doğrular icat edenler de hem bu dünyada pişmanlık duyacak hem de ahirette de rezil rüsva olanlardan olacaktır. Bu durum kabul etsek de, kabule yanaşmasak da böyledir. Çünkü bu konu bir inanç meselesidir. İnancımız varsa, ki vardır, Kur’an’a değer verir, dediklerini yerine getiririz. Eğer inanıyorsak içinde ne var ne yok diyerek okuruz ve anlamaya çalışırız.
KUR'AN'I BİLİYOR MUYUZ
Yayınlanma :
16.03.2022 11:34
Güncelleme
: 16.03.2022 11:34
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: